İcra ve İflas Hukukuna Dair Herşey...

Tam Versiyon: İşçilik alacağı- Ücretin ödendiğinin ispatı- İhtiyati haciz-
Şu anda arşiv modunu görüntülemektesiniz. Tam versiyonu görüntülemek için buraya tıklayınız.
Çalışma olgusu ortada olan, ücret alacağı ve kıdem tazminatı talep eden davacının alacaklarının ödendiğinin ispat külfetinin işverene ait olduğu- Geçici hukuki koruma yollarından biri olan ihtiyati hacizde yakın ispat koşulu gerçekleşmiş olduğundan, ihtiyadi tedbir mahiyetindeki ihtiyadi haciz talebinin kabulüne karar verilmesi gerektiği-

Davacı iddiası; Davacı vekilinin dava dilekçesi ile, Müvekkilinin 02/11/2017 tarihinde işe başladığını, 20/03/2019 tarihine kadar kesintisiz olarak çalıştığını, müvekkilinin davalı işyerinde mobilya ustası olarak çalıştığını, müvekkilinin iş sözleşmesinin işveren tarafından haksız olarak feshedildiğini, kıdem tazminatı ödenmesi gerektiğini, müvekkilinin 01/12/2018 tarihinden beri ücretinin ödenmediğini, asgari ücretin bankaya yatırıldığını, kalan kısmın elden ödendiğini, ücret alacağı taleplerinin olduğunu, davalı tarafın şirket hakkında konkordato ilan edildiğini, bu nedenle işçilik alacaklarını ödemeyeceği beyan ettiğini ancak yaptıkları araştırmada davalı şirket hakkında konkordato ilanının olmadığını gördüklerini, şirket yetkilisi İ.K.'nın kendisi hakkında geçici mühlet kararı aldığını, yetkilisi ve ortağı olduğu şirketler hakkında böyle bir karar alınmadığını, diğer işçilerin de aynı şekilde söz konusu davalıya karşı işçilik alacakları ve tazminatları konusunda dava açma hazırlığı içerisinde olduklarını, davalının mal kaçırma ihtimalinin olması durumunda işçilerin hakkı olan ücret ve tazminat haklarına uluşma imkanlarının olmayacağını belirterek davalı işverenin taşınır taşınmaz malları ile bankalardaki ve üçüncü kişilerdeki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz niteliğinde ihtiyati tedbir yada doğrudan ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. 

Davalı savunması: Davalı tarafın cevap dilekçesi sunmadığı görülmüştür.

Mahkemece; "Davacı vekilinin ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinin reddine" şeklinde karar verildiği görülmüştür.

 

Davacı istinaf sebepleri: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde beyanla, müvekkilinin yaklaşık 11 işçinin çalıştığı G... Mobilya Ltd. Şti. İsimli işverene ait işyerinde mobilya ustası olarak çalıştığını, müvekkili ile birlikte diğer işçilerinde 2018 Aralık döneminden itibaren ücretlerini alamamaya başladıklarını, G... Mobilya'nın tek yetkili temsilcisi ve aslında asıl sahibi olan İ.K. ile bu ücretlerinin neden ödenmediği konusunda birçok kez girişimlerinin olduğunu, İ.K.'nın ise her defasında bir yerden paraca geleceğini ve kısa sürede ücretlerini ödeyeceğini söylediğini, bu durumun Mart 2019 dönemine kadar devam ettiğini, gelinen süreçte, G... Mobilya yetkilisi ve tek ortağı olan İ.K.'nın müvekkilinin de içinde bulunduğu işçilere "paranızı ödemiyorum, bu şekilde çalışıyorsanız çalışın, çalışmıyorsanız gidin" şeklinde sözler söyleyerek müvekkili ve diğer işçileri kovduğunu, davacının ve diğer 11 işçinin alacaklarını alabilmek amacıyla arabuluculuğa başvurduklarını, davalı G... Mobilya Ltd. Şti. Adına arabuluculuk görüşmesine katılan İ.K.'nın müvekkilinin üç aylık maaşını ödemediğini kabul ettiğini, yerel mahkemenin ara kararında yaklaşık ispatın gerçekleşmemiş olduğu belirtilmiş ise de arabuluculuk faaliyetinin başlamasına ilişkin ilk oturum tutanağında bu durumun yazılı olarak tutanağa geçirildiğini, yani yaklaşık ispattan öte, müvekkilinin ücretinin ödenmediğinin kesin olduğunu, bu yönüyle mahkemenin gerekçesinin yanlış olduğunu, yerel mahkeme tarafından İİK 257'de belirtilen şartların oluşmadığının ifade edilmiş ise de hangi şartın oluşmadığının açıkça gerekçelendirilmediğini, işçilerin ücret alacaklarına ilişkin açmış olduğu davalarda ihtiyadi tedbir ve ihtiyadi haciz kararı verilebileceği yönünde birçok emsal Yargıtay kararının da bulunduğunu, E.. 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2019/146 Esas numaralı dosyasında 08/04/2019 tarihli ihtiyadi tedbir ve ihtiyadi haciz taleplerinin reddine karar veren ara kararın kaldırılarak, teminatsız bir şekilde ihtiyadi tedbir niteliğinde ihtiyadi haciz veya doğrudan ihtiyadi haciz kararı verilmesini talep etmiştir.  

İstinaf taleplerinin değerlendirilmesi ve gerekçe; 6100 sayılı HMK'nın 355. Maddesi gereğince kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf sebepleriyle bağlı olarak yapılan inceleme sonunda;

Davacı vekili ilk derece mahkemesinin 08/04/2019 tarihli ihtiyadi haciz mahiyetinde ihtiyadi tedbir kararı verilmesi talebinin reddine dair ara kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu iddia ederek kaldırılmasını talep etmektedir.

 

İhtiyati haciz İİK 257 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. İİK 257. maddesinde düzenlenen ihtiyati haciz, alacaklının bir para alacağının zamanında ödenmesini güvence altına almak için mahkeme kararı ile borçlunun mallarına (önceden) geçici olarak el konulmasıdır.

 

İhtiyati haciz, HMK 406/2 maddesinde geçici hukuki koruma olarak kabul edilmiş, ihtiyati haczin şartları ve etkileri ise İİK 257. maddesinde aşağıdaki şekilde düzenlenmiştir. 

“Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklariyle diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir.

Vadesi gelmemiş borçtan dolayı yalnız aşağıdaki hallerde ihtiyati haciz istenebilir:

1-Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa;

2-Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadiyle mallarını gizlemeğe, kaçırmağa veya kendisi kaçmağa hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa;

Bu suretle ihtiyati haciz konulursa borç yalnız borçlu hakkında muacceliyet kesbeder” şeklindedir. 

Maddenin birinci fıkrasında vadesi gelmiş borçlar için ihtiyati haciz talep etme koşulları; ikinci fıkrada ise vadesi gelmemiş borçlar için ihtiyati haciz istenebilecek haller düzenlenmiştir.

Gerek birinci, gerekse ikinci fıkra hükümleri dikkate alındığında, ihtiyati haciz talep edebilmek için, öncelikle ortada bir para borcunun bulunması, bir diğer deyişle ihtiyati haciz talep eden kişinin talep konusu borcun alacaklısı sıfatına sahip olması gerekir.

Maddenin birinci fıkrasına göre ihtiyati haciz isteyebilmek için, alacağın kural olarak vadesinin gelmiş olması gerekir. Vadesi gelmiş borçlar için ihtiyati haciz istenebilmesinin diğer bir şartı ise alacak rehin ile temin edilmemiş olmalıdır. Rehin ile temin edilmiş olan bir alacak teminata haiz olduğu için ihtiyati hacize gerek yoktur.

Yukarıda belirtilen şartların bulunması halinde, vadesi gelmiş bir borcun alacaklısı başka bir şart aranmaksızın ihtiyati haciz isteme hakkına sahiptir. 

İhtiyati haciz, ihtiyati tedbir gibi geçici hukuki koruma hallerinden olup ihtiyati haciz tam bir icra işlemi de değildir. Maddenin gerekçesinde de bu açıklanmıştır.

"İhtiyati haciz borçlunun alacaklısından mal kaçırması ihtimaline karşı en etkili tedbirlerdendir. Eldeki kanun muaccel alacaktan dolayı da borçlunun bir malına karşı bu tedbire müracat edebilmesini, borçlunun muayyen ikametgahı olmamasının yahut Türkiye'de ikamet etmemesinin bir de takipten kaçmak veya malını gizlemek gibi kötü niyetin zahiri delilleri olan hallerin anlaşılması yolunda bazı şartlara bağlı tutmaktadır. Halbuki haczi kabil malı, yani kudreti olduğu halde, vadesi gelmiş borcunu ödemeyen kimse iyiniyetinden şüphe olunmasına hak vermiş ve ihtiyati haciz muamelesine müstehak olmuş sayılabilir. Alacağı, mahkemeye oldukça kanaat verecek bir vesikaya bağlı olan alacaklıyı iyiniyetinden şüphe caiz olan borçlusuna karşı, eskiden olduğu gibi mal kaçırmaya meydan vermeyecek bir tedbiri mahkemeden istemek yetkisi ile teçhiz etmek icabeder. Alacaklının elindeki belge kesinleşmiş bir ilam bile olsa, bazı hallerde icrai hacizden evvel ihtiyati haciz kararı almayı tercih etmesine ihtiyaç hasıl oluyor ve belge bu mahiyette olunca, borçlunun her hangi bir suretle borçtan kurtulmuş olması gibi zayıf ihtimale mebni alacaklıdan teminat aramak bize zait görünür.Yalnız ilam henüz kesinleşmemiş ise yahut alacaklının elindeki belge, sahteliği veya cebir, hile gibi rızayı ortadan kaldıran hallerden birine müstenit olduğunu iddia edilebilmek ve mukabilindeki ödemelerin adi makbuzlarla vukuu  ihtimalden uzak ve adeta muhalif sayılmamak itibariyle, ilam kuvvetini tamamıyla haiz olmayan resmi senetlerden ise haciz isteyenlerden teminat aramak lazım gelip gelmediğinin takdirini mahkemeye bırakmak uygun olur. Bunlar haricinde bir belgeye dayanarak haciz isteyen alacaklının, şayet takip veya dava neticesinde haksız çıkarsa aleyhine ihtiyati haciz kararı verilen kimsenin  bu yüzden uğrayacağı zarar ve ziyana karşı geçerli teminat göstermesi gerekliliği söz götürmez. Haciz isteyenin gercekten muaccel bir alacağı bulunduğuna mahkemede oldukça kuvvetli bir kanaat hasıl olması yeterli bir şart olduğundan, mahkemenin iki tarafı dinleyip dinlememekte serbest bırakılması uygundur. Mahkemenin bu serbestlik hakkını alacaklı tarafından arz edilen delillerin mahiyetine ve halin icabına göre kullanılması lazım geleceğini söylemeye hacet yoktur”(İİK'nun 257. Madde Gerekçesi)

Bu açıklamalara göre ihtiyatı haciz “Alacaklının, bir para alacağının zamanında ödenmesini güvence (garanti) altına almak için, mahkeme kararı ile, borçlunun mallarına önceden geçici olarak el konulması”dır. 

Yargıtay ise içtihatlarında ihtiyati haczin geçici bir haciz, dava veya icra takiplerine takaddüm eden emniyet tedbiri olduğunu belirterek, ihtiyati haczi bir icra takip işlemi olarak görmemektedir.

İhtiyati haciz kararı bir icra işlemi olmadığından ve TTK'nun 730. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken aynı Yasanın 662. maddesinde yazılı zamanaşımını kesen sebepler arasında sayılmadığından, zamanaşımını kesmez. Kaldı ki alındığı iddia edilen ihtiyati haciz kararının uygulandığı da kanıtlanmış değildir.(Y.12.HD.16. 10.2003-E-16222/K-20171) 

Takipten önce tapuya ihtiyati haciz şerhi konulması bir icra işlemi değildir. Bu nedenle zamanaşımını kesmez. (Y.12.HD-21.09.2000-E-11527/K-13244) 

İhtiyati haczin; icrai hacze dönüşünceye kadar alacaklının borçludaki alacağının ödenmesini tehlikeye düşürmeden sağlayan bir tedbir niteliğinde olduğu dikkate alınarak, mahkemece, davacının ihtiyati haciz isteminde bulunduğu miktarın sadece yasada belirtilen ihtiyati haciz istemi koşulları yönünden değerlendirilmesi gerekir. (Y.11.HD.04.11.2004.E-12561/K-10833)

İhtiyati haciz kararı geçici bir tedbirdir. Bu nedenle ihtiyati tedbir kararı ihtiyati hacze bir etkisi olmaz. Ancak, bu tedbir kararı ihtiyati haczi de etkileyecek biçimde tavzih edilmişse, bu mahkeme kararı uygulanarak, şikayetin kabulüyle haciz ve muhafaza işlemlerinin iptaline karar vermek gerekir.(Y.12.HD. 12.07.2005.E-12108/K-15401) 

Yine geçiçi hukuki koruma yargılamasını asıl hukuki koruma yargılamasından ayıran özelliklerden biri ispat ölçüsü noktasındadır. HMK'nın ihtiyati tedbirle ilgili 390. maddesinin gerekçesinde geçici hukuki korumalarda ispat hususu  üzerinde durulmuştur.“ Kanun da açıkça öngörülmemişse ya da işin niteliği gerekli kılmıyorsa, bir davada (normal bir yargılamada yaklaşık ispat değil, tam ispat aranır. Çünkü, hakim, mevcut ispat ve delil kuralları çerçevesinde, tarafların iddia ettiği bir vakıa  konusunda tam bir kanate varmadan o vakıayı doğru kabul edemez. Örneğin, bir alacak davasında taraflardan biri bir sözleşmenin varlığına dayanıyorsa hakim bu sözleşmenin varlığı konusunda (mevcut ispat yükü ve delil kuralları çerçevesinde) tam bir kanaate sahip olmalıdır.  Yani, zayıf veya kuvvetli bir ihtimal, karar  vermek için yeterli değildir. Sözleşmenin varlığı konusunda tam kanaat uyanmazsa o zaman  ispat yükü kendisine düşen tarafın aleyhine bir karar verilmesi gerekir. Ancak kanun koyucu bazen ya doğrudan kendisi düzenleme yaparak ya da işin niteliği ve olayın özelliği gereği hakime, bu durumu belirterek, ispat olgusunu düşürme imkanı vermiştir. Bu düşürülmüş ispat ölçüsü çerçevesinde, tam kanaat değil, kuvvetle muhtemel, yaklaşık bir kanaat yeterli görülmektedir. Doktrinde bu yön karar verilmesi için tam ispat ölçüsü yerine yaklaşık ispat ölçüsü olarak ifade edilmektedir. Ancak, yaklaşık ispatla yetinilmiş olması, ispatın aranmayacağı ya da ispat kurallarının tamamen dışına çıkılacağı anlamına gelmez. Bir taraf iddiasını mahkeme önüne ne kadar inandırıcı şekilde getirirse getirsin, bu sadece bir iddiadan ibarettir. İddia edilen vakıanın sabit yani doğru kabul edilebilmesi için, ispat   yükü üzerine düşen tarafın bunu kanundaki delil sistemi içinde yine kanunun aradığı ispat ölçüsü çerçevesinde ispat etmesi gerekir. Tam ispatın arandığı durumlardan bu ölçü tereddütsüz ortaya konmalıdır. Yaklaşık ispat durumundan ise hakim o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte, zayıf bir ihtimal de olsa, aksinin mümkün olduğunu  gözardı etmez. Bu sebepledir ki, genelde geçici hukuki korumalara, özel de ihtiyati tedbire ve ihtiyati hacze karar verilirken haksız olma ihtimalide dikkate alınarak talepte bulunandan teminat alınması öngörülmüştür. Geçici hukuki korumalarda, bazen karşı tarafın dinlenmemesi, tüm  delillerin ayrıntılı bir  biçimde incelenmesine yeterli zamanın olmaması gibi sebeplerle yaklaşık ispat yeterli görülmüştür. 

Somut olayda, davacının 02/11/2017 tarihinden 2019 yılı 2.ayı sonuna kadar davalı işyerinde çalıştığı SGK kayıtlarında görülmektedir. Davacı ücret alacağı ve kıdem tazminatı talep etmekte olup, iş yargılamasının ispata dair hükümleri dikkate alındığında talebe konu alacakların ödendiğinin ispat külfeti işverene ait olduğu görülmektedir. Zira çalışma olgusu ortadadır.   

İİK'nun  257/1 maddesinde rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcu nedeniyle ihtiyati haciz istenebileceği açıklanmış iken 2. bentte vadesi gelmemiş borçtan dolayı hangi hallerde ihtiyati haciz istenebileceği açıklanmıştır.  

Geçici hukuki koruma yollarından biri olan ihtiyati hacizde yakın ispat koşulu gerçekleşmiş olup ihtiyati haciz mahiyetindeki tedbir talebinin kabulü yönünde karar verilmesi gerekirken ilk derece mahkemesince yazılı şekilde red kararı verilmesi İİK 257 ve devamı maddeleri, HMK'nın 389. ve devamı ile Yargıtay içtihatlarına aykırı bulunmuş olup davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile 6100 Sayılı HMK'nın 353/1-b-2 maddesi gereğince ilk derece mahkemesinin 08/04/2019 tarihli ara kararının kaldırılması sonucu aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM:   

1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile E.. 1.Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi'nin 2019/146 Esas dosyası üzerinden verilen 08/04/2019 tarihli ara kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,

 

2-Davacı tarafın ihtiyadi tedbir mahiyetinde ihtiyadi haciz talebinin kabulü ile davalılara ait menkul, gayrimenkul ve 3.şahılardaki hak ve alacakları üzerine dava konusu 8.951,90 TL'yi aşmamak kaydıyla HMK 389.ve devamı ile İİK 257 ve devamı maddeleri gereğince ihtiyadi tedbir mahiyetinde ihtiyadi haciz konulmasına, 

3-Karar gereği ilgili kurum ve kuruluşlara yazışmaların ilk derece mahkemesince yapılmasına, 

4-Davacı tarafça yatırılan 73,10 TL tedbir harcının hazineye irad kaydına,

5-İstinaf nedeniyle davacı tarafça yatırılan 44,40 TL  karar harcının davacı tarafa iadesine,

6-İstinaf nedeniyle davacı tarafça yatırılmış olan 121,30 TL istinaf başvuru harcının hazineye irad kaydına,

7-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince esasla birlikte karara bağlanmasına,

8-Kararın tebliğ işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,

Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 391/3 maddesi gereğince KESİN olmak üzere, OY BİRLİĞİ ile karar verildi.

Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 3. HD. 27.12.2019 T. E: 4948, K: 3689