*  Borçlunun icra dosyasına dosya borcunu ihtirazi kayıtla ödemesinin
0
Yorum
5036
Okunma
  • Derecelendirme: 0/5 - 0 oy
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
BU KONUYU DEĞERLENDİR
Görüntüleyenler: 1 Ziyaretçi
Konuyu Yazdır
Yönetici
*******
Şuan Çevrimdışı
Administrator
1,249
(Mesajlar)
1,155
(Konular)
16-09-2015
(Kayıt Tarihi)
İcra Müdürü
(Meslek)
(68) Aksaray
(Görev Yeri)
ab93893
(Haberci)
23
(Rep Puanı)

Haberci: ab93893
#1
25-04-2020, Saat: 01:36
Borçlunun icra dosyasına dosya borcunu ihtirazi kayıtla ödemesinin iade talebine dayanak olamayacağından, borçlunun ancak genel mahkemede açacağı istirdat davası sonucuna göre ödediği parayı geri alabileceği-

Taraflar arasındaki “icra memuru işleminin iptali” istemli şikayetten dolayı yapılan yargılama sonunda; Antalya 4. İcra Hukuk Mahkemesince şikayetin reddine dair verilen 23.09.2013 gün ve 2013/975 E., 2013/903 K. sayılı kararın temyizen incelenmesi karşı taraf - alacaklı vekili tarafından istenilmesi üzerine Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 20.02.2014 gün ve 2014/1636 E., 2014/4759 K. sayılı ilamı ile; 

(…Alacaklı tarafından borçlu aleyhine ilamsız icra yolu ile yapılan takipte, borçlunun ödeme emri tebliğinden sonra 20.08.2013 tarihinde dosyaya yatırdığı 650.000 TL'nin iadesini talep ettiği, talebinin icra müdürlüğünce reddi üzerine işlemin iptali için şikayette bulunulduğu, mahkemece şikayetin kabulüne karar verilerek icra müdürlüğüne yatırılan paranın 425.000 TL'sinin borçluya iadesine karar verildiği anlaşılmaktadır.

İİK'nun 12. maddesi gereğince icra dairesi, takip edilmekte olan bir para alacağına mahsuben borçlu veya 3.şahıs tarafından ödenen paraları kabule mecburdur. Bununla borçlu bu miktar borcundan kurtulur. 

Yine İİK'nun 361. maddesi “İcra dairelerince borçludan fazla para tahsil olunarak alacaklıya verildiği yahut yanlışlıkla bir tarafa para tediye olunduğu hesap neticesinde anlaşılırsa verilen para ayrıca hükme hacet kalmaksızın o kimseden geri alınır” şeklinde düzenlenmiştir. Buna göre İİK.nun 361. maddesinde, dosyaya yatırılan paranın ilgilisine geri verilebilmesi için, borçludan (fazla para alınması) veya (taraflardan birine yanlışlıkla ödeme yapılması) durumlarından birinin oluşması gerekir.

Alacaklı tarafından, Antalya 6.Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 01.08.2013 tarihli 2013/425 D. İş esas, 2013/425 karar sayılı ihtiyati haciz kararı alınarak, borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibine başlandığı, ödeme emri tebliği üzerine de borçlunun takibe süresinde 20.08.2013 tarihinde itiraz ederek takibi durdurduğu ve aynı gün icra dosyasına dosya borcunu itirazı kayıtla ödediği, borçlunun itirazı üzerine Antalya 2. Tüketici Mahkemesi'nin 19.09.2013 tarih 2013-263 esas kararı ile ihtiyati haciz kararının 425.000,00 TL lik kısmının kaldırılmasına karar verildiği anlaşılmıştır.

Takip dosyasına borçlu tarafından, kendisine ödeme emri tebliğinden sonra borcun yatırıldığı, yanlışlıkla yapılan bir ödemenin söz konusu olmadığı anlaşılmakla İİK.nun 361.maddesinin olayda uygulama yeri yoktur. Öte yandan borçlunun icra dosyasına dosya borcunu ihtirazi kayıtla ödemesi de iade talebine dayanak olamayacağından, borçlu ancak genel mahkemede açacağı istirdat davası sonucuna göre ödediği parayı geri alabilir. 

O halde mahkemece şikayetin tümünün reddi gerekir iken icra müdürlüğüne yatırılan paranın 425.000 TL'sinin borçluya iadesine karar verilmesi isabetsizdir.

Öte yandan hüküm fıkrasının 1. bendinde şikayetin reddine karar verildikten sonra devamında 2. bentte şikayetin kabulü sonucunu doğuracak mahiyette yatırılan paranın iadesi şeklinde hüküm tesis edilmiş olması infazda tereddüde sebebiyet verecek mahiyette çelişki oluşturup HMK'nun 297.maddesi hükmü karşısında doğru görülmemiştir…)

gerekçesi ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve HUMK. nın 2494 sayılı Kanun ile değişik 438/II. fıkrası hükmü gereğince direnme kararlarının temyiz incelemesinde duruşma yapılamayacağından duruşma isteğinin reddine karar verilip, dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Talep, icra memuru işleminin iptali istemine ilişkindir.

Şikayetçi-borçlu vekili, Antalya 6. Asliye Ticaret Mahkemesince müvekkili şirket aleyhine 01.08.2013 tarihinde 650.000,00 TL üzerinden ihtiyati haciz kararı verilmesi üzerine kararın infazı için Antalya 15. İcra Dairesinin 2013/7288 sayılı dosyasından ilamsız icra takibi başlatıldığını, müvekkilinin bütün malvarlığının ihtiyaten haczedildiğini, ihtiyati haciz bedelinin tamamının müvekkili şirket tarafından icra dosyasına depo edilmesi nedeniyle hacizlerin kaldırıldığını, icra takibinin ise itiraz üzerine durduğunu, alacaklı tarafça Antalya 2. Tüketici Mahkemesinde itirazın iptali davası açıldığını, müvekkilinin de ihtiyati haczin kaldırılması talebinde bulunduğunu, Antalya 2. Tüketici Mahkemesinin 19.09.2013 gün ve 2013/263 değişik iş sayılı kararı ile ihtiyati haczin 425.000,00 TL'lik kısım yönünden kaldırıldığını, bunun üzerine icra dosyasına yatırılan paranın bu kısmının müvekkiline iadesini talep ettiklerini, ancak icra müdürlüğünce söz talebin reddine karar verildiğini, verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek 20.09.2013 tarihli icra memuru kararının kaldırılmasına ve 425.000,00 TL'nin müvekkiline iadesine karar verilmesini talep etmiştir.

Yerel Mahkemece, İİK'nın 66/1 maddesine göre itirazın yapılan takibi durduracağı, icra memurunun itiraz usulünce iptal edilmedikçe veya itirazın kaldırılması kararı verilmedikçe icra dosyasında hiçbir işlem yapamayacağı, bu nedenle icra memurluğunun 20.09.2013 tarihli kararının usul ve yasaya uygun olduğu ve karara ilişkin şikayetin reddi gerektiği, ancak davacının aynı zamanda iptal edilen ihtiyati haciz miktarı olan teminatın iadesini de talep ettiği, ihtiyati haciz kararı mahkemesince iptal edildiğinden dayanaksız kalan teminatın İİK'nın 266. maddesi gereğince iadesi gerektiği gerekçesi ile hüküm fıkrasının birinci maddesinde şikayetin reddine, ikinci fıkrasında ise talebin kabulü ile mahkemesince kaldırılan ihtiyati haciz miktarı kadar icra dosyasına yatırılan 425.000,00 TL'nin yatırana iadesine karar verilmiştir. 

Karşı taraf-alacaklı vekilinin temyiz isteminde bulunması üzerine karar, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde açıklanan nedenlerle bozulmuştur.

Mahkemece, önceki gerekçeler tekrar edilmek suretiyle ilk hükümde direnilmiştir.

Direnme kararı alacaklı vekilince temyize getirmiştir.

Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmalık; somut olayda borçlu tarafından icra dosyasına ihtirazi kayıtla yatırılan 650.000,00 TL paranın, 425.000,00 TL'lik bölümünün iadesi için borçlunun genel mahkemede istirdat davası açmasının gerekip gerekmediği, varılacak sonuca şikayetin tümden reddinin gerekip gerekmediği, ayrıca mahkemece oluşturulan hüküm fıkrasının Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297. maddesine uygun olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.

Bilindiği üzere, genel haciz yoluyla yapılan icra takibinde borca itirazın doğuracağı sonuç; İcra ve İflas Kanununun 66. maddesinde düzenlenmiş olup, süresi içerisinde yapılan itiraz takibi durdurur. Takibin durmasından sonra alacaklı takibin devamını ancak genel mahkemeden alacağı "itirazın iptali" ya da "tahsil" kararı ile yahut icra mahkemesinden alacağı "itirazın kaldırılması" konusundaki olumlu karar ile sağlayabilir. 

Diğer taraftan, para alacağına ilişkin olarak yapılan takiplerde, icra dairesinin borçlu ya da üçüncü bir şahıs tarafından yapılan ödemeyi kabul zorunluluğu vardır. Yapılan bu ödeme esasen dosya borcunun ödenmesi niteliğinde olup, borçlu ödediği miktar kadar borcundan kurtulur. Borçlunun borcundan kurtulabilmesi için ödemenin kayıtsız ve şartsız olarak yapılması gerekmektedir. Ancak, ödemenin ihtirazi kayıtla, diğer bir deyişle koşullu olarak yapılması halinde de ödemenin dosya borcu karşılığında yapıldığı sonucu değişmez. Böyle bir durumda, koşul gerçekleşmediği sürece, yani alacak kesinleşmediği sürece para alacaklıya ödenmez.

Bu arada belirtmek gerekir ki, borçlunun genel haciz yoluyla yapılan takibe itirazı ile takibin durmuş olması, alacağın temini için takipten önce konulmuş olan ihtiyati hacizleri kaldırmaz. İhiyati haczin ne şekilde kaldırılacağı İcra ve İflas Kanununun 266. maddesinde düzenlenmiş olup, anılan madde hükmünde " Borçlu, para veya mahkemece kabul edilecek rehin veya esham yahut tahvilat depo etmek veya taşınmaz rehin yahut muteber bir banka kefaleti göstermek şartı ile ihtiyati haczin kaldırılmasını mahkemeden isteyebilir. Takibe başlandıktan sonra bu yetki, icra mahkemesine geçer." denilmiştir.

Görüleceği üzere, borçlu haczedilen malların kıymeti ya da takip konusu alacağın miktarı kadar teminat göstermek suretiyle ihtiyati haczin kaldırılmasını mahkemeden isteyebilir. İcra takibine başlandıktan sonra bu yetkinin icra mahkemesine geçeceği de kanun maddesinde açıkça düzenlenmiştir.

Tüm bu açıklamalar kapsamında somut olaya bakıldığında, alacaklının toplam alacağının 650.000,00 TL olduğundan bahisle Antalya 6. Asliye Ticaret Mahkemesi'nden alınan 01.08.2013 gün ve 2013/425 E. ve 2013/425 K. sayılı ihtiyati haciz kararının infazı için borçlu aleyhine 06.08.2013 tarihinde genel haciz yolu ile icra takibi başlattığı, borçlunun bir kısım mallarının ihtiyaten haczedildiği, ödeme emrinin tebliği üzerine borçlu şirket vekilince süresi içerisinde borca itiraz edildiği ve takibin durduğu, borçlu vekilince haciz tehdidi altında ve ihtirazi kayıtla yapıldığı belirtilmek suretiyle aynı gün dosya borcunun icra dosyasına ödendiği, alacaklının ise takibin devamını temin için Antalya 2. Tüketici Mahkemesi'nde itirazın iptali istemi ile dava açtığı, anılan dava sırasında borçlunun ihtiyati haciz kararının kaldırılması isteminde bulunması üzerine de mahkemenin 19.09.2013 günlü ek-kararı ile ihtiyati haciz kararının 425.000,00 TL'lik kısmının kaldırılmasına karar verildiği anlaşılmakta olup, borçlu tarafından icra dosyasına yatırılan bedelin dosya borcu dışında, ihtiyati haczin kaldırılması için İcra ve İflas Kanununun 66. maddesi uyarınca yatırılan bir teminat bedeli olarak kabulü mümkün değildir. Teminat bedeli olmaması nedeniyle iadesi de ancak itirazın iptali davası sonucunda verilecek karara göre söz konusu olabilecektir.

Kaldı ki, somut olayda İcra ve iflas Kanununun 361. maddesi uyarınca borçludan fazla para tahsil edilmesi veya taraflardan birine yanlışlıkla para ödenmesi durumu da bulunmamaktadır.

Ayrıca, mahkeme kararlarında nelerin yazılacağı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 297. maddesinde belirtilmiştir. Buna göre, hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait her hangi bir söz tekrar edilmeksizin isteklerin her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir. 

HMK’nun 294. maddesinin 3. fıkrasında ise “Hükmün tefhimi herhalde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur” hükmüne yer verilmiştir. 

Hükme ilişkin bu şekli düzenlemeler yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır. Hatta giderek denebilir ki, dava içinden davalar doğar, hükmün hedefine ulaşılmasını engeller, kamu düzeni ve barışı oluşturulamaz. 

Yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği oldukça açıktır. 

Eldeki şikayette, dosyaya yatırılan paranın 425.000,00 TL'lik bölümünün iadesi talebinin reddine ilişkin olarak icra memurluğunca verilen ret kararının kaldırılmasına ve bu tutarın iadesine karar verilmesi istenilmiş, mahkemece birbirinden farklı iki ayrı istem varmış gibi değerlendirilerek, hüküm fıkrasının birinci bendinde "şikayetin reddine" karar verildikten sonra, ikinci bendinde ise "talebin kabulü ile mahkemesince kaldırılan ihtiyati haciz miktarı kadar icra dosyasına yatırılan 425.000 TL'nin yatırana iadesine" karar verilmiştir. Oysa ki, yapılan şikayette nihai olarak borçlu tarafından icra dosyasına yatırılan 425.000,00 TL iadesi istenilmiş olup, yazılı şekilde kurulan hüküm fıkraları birbiri ile çelişkilidir.

Sonuç itibariyle, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. 

Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır. 

SONUÇ: Karşı taraf- alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, karar düzeltme yolu açık olmak üzere 26.04.2017 gününde oybirliği ile karar verildi.

HGK. 26.04.2017 T. E:12-709 K:854
Yorma kendini, Bırak hayatına eşlik etmek isteyenler seninle gelsin. Charles Bukowski
Konuyu Yazdır


Anahtar Kelimeler

Borçlunun icra dosyasına dosya borcunu ihtirazi kayıtla ödemesinin, Borçlunun icra dosyasına dosya borcunu ihtirazi kayıtla ödemesinin icra, Borçlunun icra dosyasına dosya borcunu ihtirazi kayıtla ödemesinin hukuk, Borçlunun icra dosyasına dosya borcunu ihtirazi kayıtla ödemesinin haciz, Borçlunun icra dosyasına dosya borcunu ihtirazi kayıtla ödemesinin satış, Borçlunun icra dosyasına dosya borcunu ihtirazi kayıtla ödemesinin Kıymet takdiri, Borçlunun icra dosyasına dosya borcunu ihtirazi kayıtla ödemesinin Hakkında, Borçlunun icra dosyasına dosya borcunu ihtirazi kayıtla ödemesinin nedir, Borçlunun icra dosyasına dosya borcunu ihtirazi kayıtla ödemesinin myicra, Borçlunun icra dosyasına dosya borcunu ihtirazi kayıtla ödemesinin icra takibi, Borçlunun icra dosyasına dosya borcunu ihtirazi kayıtla ödemesinin araç haczi


Hızlı Menü: