23-06-2021, Saat: 23:07
Tedbir ara kararı ilam niteliğinde olmadığından ilamlı icra takibinde bulunulamayacağı- (Konkordato talepli davaya bakan) ticaret mahkemesince verilen ihtiyati tedbir kararının infazı ile ilgili isteğin ilamlı icra yolu ile infaz edilemeyeceği, tedbirin infazı için icra müdürlüğü veya yazı işleri müdürü veya bir başka adliye görevlisinin infaz memuru olarak tayin edileceği- İhtiyati tedbir kararlarının esasına ve infazına yönelik şikayetlere tedbir kararını veren mahkemece bakılması gerektiği- Tedbir kararına dayalı olarak takip başlatılması halinde takibin iptaline yönelik şikayeti inceleme görevinin icra mahkemesine ait olduğu-
Yukarıda mahal tarih ve numarası açıklanan ilk derece mahkeme kararı aleyhine süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmakla, HMK'nun 352. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme ve heyetçe yapılan müzakere sonunda, gereği düşünüldü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil Banka hakkında İstanbul 37.İcra Müdürlüğü’nün 2020/3317 sayılı dosyası ile toplam 321.785,24-TL alacağının tahsili için başlatılan ilamlı icra takibinde icra emrinin 10/02/2020 tarihinde tebliğ edildiğini,davalının böyle bir alacağı bulunmadığını, davalı D. P.. San ve Tic Ltd Şti tarafından açılan İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2019/414 esas sayılı dosyası ile derdest konkordato talepli davada; 23/10/2019 tarihli ara karar ile; "-Davacı D. P..ı San ve Tic Ltd Şti yönünden 04/09/2019 tarihinden itibaren hesaplarına yatırılan havale ve EFT yolu ile gelen paralarına üçüncü kişiler nezdinde doğan alacaklarına bu tarihten evvel doğmuş borçlar nedeni ile takas hükmünde blokaj konulmamasına, konulan blokajın kaldırılmasına, belirlenen geçici mühletin ilk ilan tarihinden gelen söz konusu paraların dava şirketlerin komiser denetimindeki hesaplarına aktarılması konusunda ihtiyati tedbir konulmasına, -Davacı şirketlerin konkordato öncesi kredi kullandıkları bankalara temlik cirosuyla verdikleri çeklerin geçici mühlet tarihinden sonra tahsil edilen bedellerinin davacı şirketlere iadesi konusundaki ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verildiğini, davalı firma tarafından; müvekkil Banka Ayrancılar Şubesi nezdinde 317.500,00-TL mevduat üzerine haksız ve hukuksuz blokaj uygulandığı iddiası ile blokajın kaldırılması ve davacı şirketin komiser denetimindeki hesaplarına aktarılmasını ilgili mahkemeden talep ettiğini; mahkemece 29/01/2020 tarihli ara karar ile "23/10/2019 tarihli blokajın kaldırılması yönündeki ara kararın infazının ilgili İcra Dairesinden istenebileceğinden bu konuda yeniden karar verilmesine yer olmadığına" karar verildiğini, bu kere davalı firmanın işbu ara kararın infazını teminen şikayet konusu ilamlı icra takibini başlattığını, şikayet konusu takip dosyasından gönderilen 4-5 örnek icra emrine dayanak olarak İzmir 3 Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2019/414 esas no lu dosyasından alınan 29/01/2020 tarihli ara kararın gösterildiğini, ara kararların ilam niteliğinde belge olmadığını, takibin bu nedenle iptalinin gerektiğini, diğer yönden davalı firmaya kredi kullandırılması sırasında müvekkili bankaya verilen çeklerin temlik cirosuyla verildiğini, temlik cirosuyla verilen çeklerden geçici mühlet tarihinden sonra 03/12/2019, 17/12/2019, 23/12/2019 ve 27/12/2019 tarihlerinde müvekkili Banka hesabına gelen paraların İzmir 3 Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 23/10/2019 tarihli ara kararının 1 b) bendinde verilen tedbir talebinin reddi kararı uyarınca blokajlı olduğunu işlemlerin usul ve yasaya uygun olduğunu beyanla 03/02/2020 tarihli icra emrinin ve takibin iptaline karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirket hakkında konkordato kararı ile geçici mühlet kararı ile işletmenin devamlılığı ve tüm alacaklıların eşit mesafede korunması ilkesi ile komiser heyeti atandığını ancak davacı tarafından bu eşitliği bozacak şekilde müvekkili şirket hesaplarına blokaj konulduğunu, bu sebeple talepleri üzerine İzmir 3.Ticaret Mahkemesinin hesaplar üzerine konulan blokaj sebebiyle her ne sebeple olursa olsun müvekkil nam ve menfaatine işleyen hesaba giren mevduatların iadesine karar verildiğini, konkordato dosyasına müdahilde olan banka'ya ayrıca bu karar gönderilerek blokajlı hesaplara giren mevduatların konkordato komiseri denetimindeki banka hesabına iadesinin talep edildiğini, bankaların bu kararı uygulamaktan imtina ettiğini, bu kez Mahkemeye yeni bir başvuru'da bulunularak verilecek ihtiyati tedbir kararı'nın icraya ve uygulamayanlar hakkında suç duyurusunda bulunulacağı açıklamalı yeniden karar tesisi istendiğini ve Mahkemece takip talebine dayanak ihtiyati tedbir kararı verildiğini ihtiyati tedbir kararının içeriğine itirazın şikayet yoluyla yapılamayacağını şikayet merciinin konkordato mahkemesi olduğunu 6100 sayılı HMK açısından verilen ihtyati tedbir kararları da ara karar niteliğinde olup, ancak ilam gibi icrayi kabiliyete haiz özel kanun maddesiyle düzenlenmiş mahkemesel kararlar olduğunu bu sebeplerle şikayetin reddini ve davacının tazminata mahkum edilmesini talep etmiştir. Mahkemece İİK.nun 18/3 ve HMK 320/1 maddelerine göre, şikayet konusu nedeniyle açıklama yapılmasına ve duruşma açılmasına gerek olmadığı takdir edilerek evrak üzerinde yargılama yapılarak hüküm kurulmuştur.İlk Derece Mahkemesi gerekçeli kararında özetle: ".. davalı tarafından davacı aleyhine İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/414 Esas sayılı dosyasındaki 29.01.2020 tarihli ara karara istinaden ilamlı icra takibi yapıldığı görülmüştür.İİK'nun 38. maddesinde, ilam mahiyetini haiz belgeler “Mahkeme huzurunda yapılan sulhler, kabuller ve para borç ikrarına havi resen tanzim edilen noter senetleri ve temyiz kefaletnameleri ile icra dairesindeki kefaletler” olarak sayılmış olup bu düzenlemede mahkeme ara kararları ve kısa kararlarının ilam niteliğinde olduğu belirtilmemiştir. Somut olayda ara karara dayalı olarak ilamların icrası yolu ile takip başlatılmayacağı ve icra emri gönderilemeyeceği gibi ara kararda '...bu konuda yeniden karar verilmesine yer olmadığına..." karar verilmiş olup, bu hali ile söz konusu ara kararın eda hükmü de içermediği, takibe konu ilamın icrasının yorum gerektirmeyecek açık eda hükmü taşıyan ilam olması gerektiği anlaşılmakla açıklanan nedenlerle takibin iptaline karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.." şeklinde açıklanan gerekçeleriyle, "Şikayetin kabulü ile İstanbul 37. İcra Müdürlüğü'nün 2020/3317 Esas sayılı dosyasında davacı/ borçlu aleyhine başlatılan takibin iptaline" karar verildiği görülmüştür. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkeme kararının ihtiyati tedbir müessesesini işlevsiz hale getirdiğini, müvekkili şirket D. hakkında T.C. İzmir 3. Ticaret Mahkemesi'nce 2019/414 Esas sayılı 26.08.2019 geçiçi konkordato mühleti, 21.11.2019 tarihinden sonra da kesin geçiçi mühlet kararı verildiğini, ancak bu tedbir kararlarına rağmen Banka hesaplarına konulan blokajlar sebebiyle alıkonulan paraların ve takas çeklerinin iadesi hususunda Mahkemeden ihtiyati tedbir kararı talep edildiğini, takas çeklerin iadesine şimdilik sıcak bakmayan mahkemenni, hesaplar üzerine konulan blokaj sebebiyle her ne sebeple olursa olsun müvekkili nam ve menfaatine işleyen hesaba giren mevduatların iadesine karar verdiğini, konkordato dosyasına müdahilde olan banka'ya ayrıca bu karar gönderilerek blokajlı hesaplara giren mevduatların konkordato komiseri denetimindeki banka hesabına iadesinin talep edildiğini, bankaların bu kararı uygulamaktan imtina ettiğini, bu kez Mahkemeye yeni bir başvuruda bulunularak verilecek ihtiyati tedbir kararının icraya ve uygulamayanlar hakkında suç duyurusunda bulunulacağı açıklamalı yeniden karar tesisi istendiğini ve Mahkemece takip talebine dayanak ihtiyati tedbir kararı verildiğini,ihtiyati tedbir kararının içeriğine itirazın şikayet yoluyla yapılamayacağını şikayet merciinin konkordato mahkemesi olduğunu, konkordato sürecindeki ihtiyati tedbir kararının niteliği ve de icrası sayın icra mahkemesince anlaşılamadığından yanlış değerlendirildiğini, talebin ve tedbir kararının, 6100 sayılı HMK’nın 389 ile 399. maddeleri arasında genel olarak düzenlenmiş ihtiyati tedbir hükümlerine göre verildiğini, 6100 sayılı HMK açısından verilen ihtiyati tedbir kararlarının da ara karar niteliğinde olup, ancak ilam gibi icrai kabiliyete haiz özel kanun maddesiyle düzenlenmiş mahkemesel kararlar olduğunu, şikayet edenin iddiası kabul görecek olsa niteliği itibariyle ara karar olan ihtiyati tedbir kararlarının hiçbir şekilde icraya konulup tatbik edilemeyeceğini, ihtiyati tedbir kararlarının özel düzenlemesi olan 6100 sayılı HMK’nın 389 ile 399. maddeleri arasında düzenlemelerinden gücünü aldığını, İstanbul 37. İcra Müdürlüğü'ne sunulan takip taleplerinin ihtiyati tedbir kararını veren konkordato mahkemesi kararına uygun bir şekilde;302.500,00-TL,15.000,00-TL asıl alacak, 4.144,69-TL İşlemiş faiz (Asıl alacak), 140,55-TL işlemiş faiz açıklamasıyla toplamda 321.785,24-TL alacağının tahsili talepli olarak oluşturulduğunu ve icra müdürlüğünce de talebe uygun icra emrinin takip borçlusuna gönderildiğini icra mahkemesinin, HMK'ya tabi olan ihtiyati tedbire itirazları yetki ve görevini aşarak şikayet müessesi içerisinde yargılama yaptığını, ihtiyati tedbir kararının kendisine yahut içeriğine itirazın şikayet yoluyla değil, 6100 sayılı HMK’nın 389 ile 399. maddeleri gereği ihtiyati tedbir kararının kendisine ancak konkordato mahkemesi olarak ihtiyati tedbir kararı veren mahkeme nezdinde yapılabileceğini beyanla istinaf başvurusunun kabulü ile Mahkeme kararının kaldırılmasını şikayetin reddini istemiştir.Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe:İlamlı icra takibinde bulunulabilmesi için takibin ilam veya İİK'nun 38. maddesinde sayılan ilam mahiyetini haiz belgelere dayalı olarak başlatılmış olması gerekir. İİK 38. maddesinde “Mahkeme huzurunda yapılan sulhler, kabuller ve para borç ikrarına havi resen tanzim edilen noter senetleri ve temyiz kefaletnameleri ile icra dairesindeki kefaletler” in ilam mahiyetini haiz olduğu açıklanmıştır.Mahkeme kararında da açıklandığı üzere tedbir ara kararı ilam niteliğinde olmadığından ilamlı icra takibinde bulunulamazDiğer yönden; takibe konu karar, ihtiyati tedbir kararı olup, bu kararın infazı ile ilgili istek ilamlı icra yolu ile infaz edilemez. Bu tür kararlarda tedbirin infazı için icra müdürlüğü veya yazı işleri müdürü veya bir başka adliye görevlisi infaz memuru olarak tayin edilir. 6100 sayılı HMK'nun 394. madde (HUMK m. 101) ve bunu izleyen maddeler uyarınca mahkemece verilen ihtiyati tedbir kararlarının esasına ve infazına yönelik şikayetlere de tedbir kararını veren mahkemece (somut olayda Asliye Hukuk Mahkemesi'nce) bakılması zorunludur. Bu durumda, ilgilinin ihtiyati tedbir kararının yerine getirilmesini infaz memurundan istenmesi gerekirken, ilamlı icra takibi yoluna başvurması ve icra emri tebliği de hukuken mümkün değildir. Bu durumda tedbir kararına dayalı olarak takip başlatılması halinde takibin iptaline yönelik şikayeti inceleme görevi de icra mahkemesine aittir. HMK.'nın 355. maddesi hükmüne göre istinaf incelemesinin ancak istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılabileceği, ancak kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde bu hususun resen gözetilebileceği, HMK'nun 357. maddesi uyarınca dava dilekçesinde ileri sürülmeyen iddiaların istinaf incelemesi sırasında nazara alınamayacağı dikkate alınarak Dairemizce yapılan inceleme sonucunda yukarıda açıklanan nedenlerle Mahkemece verilen karar usul ve yasaya uygun olup, kararda kamu düzenine aykırılık da bulunmadığı anlaşılmakla, davalının istinaf başvurusunun HMK'nun 353/1-b.1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur. HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;İstanbul 19. İcra Hukuk Mahkemesinin 24/02/2020 tarih 2020/216 Esas 2020/335 Karar sayılı kararına karşı davalının istinaf başvurusunun HMK'nun 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, -Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcından peşin alınan 54,40 TL'nin mahsubuna bakiye 4,90 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından, davacı lehine istinaf vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,-Davalı tarafından yapılan istinaf giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,-Davalı tarafından yatırılan sarf edilmeyen istinaf gider avansı artığının karar kesinleştiğinde talep halinde davalıya iadesine,Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme ve müzakere neticesinde, H.M.K'nun 361/1. maddesi gereğince kararın kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.27/01/202Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme ve müzakere neticesinde, H.M.K'nun 361/1. maddesi gereğince kararın kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.27/01/2021İSTANBUL BAM 20. HD. 27.01.2021 T. E: 2020/1077, K: 259