İcra ve İflas Hukukuna Dair Herşey...

Tam Versiyon: Kıymet Takdirindeki 2 yıllık sürenin, satış tarihi itibariyle dikkate alınması gerektiği
Şu anda arşiv modunu görüntülemektesiniz. Tam versiyonu görüntülemek için buraya tıklayınız.
Satışın, bilahare kesinleşmesi kaydıyla kıymet takdirinin fiilen (keşif) yapıldığı tarihten iki yıl içinde yapılması gerektiği, bunun gerçekleşmemesi ihalenin fesih nedeni olup, bu hususun mahkemece re’sen nazara alınması gerekeceği-

[b] [/b]Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;

Alacaklı tarafından başlatılan takibe karşı borçlunun, yapılan ihalenin usulsüz olduğunu belirterek feshi istemi ile icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece, ihalenin feshine ilişkin şikayetin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.

İİK'nun 128/a-2. maddesinde "kesinleşen kıymet takdirinin yapıldığı tarihten itibaren iki yıl geçmedikçe yeniden kıymet takdiri istenemez." hükmüne yer verilmiştir.

Somut olayda, ihaleye konu taşınmazın 11/12/2007 tarihinde kıymetinin takdir edildiği, ihalenin ise yukarıdaki maddede belirtilen iki yıllık süreden sonra 17/12/2009 tarihinde yapıldığı görülmektedir.

HGK'nun 26/02/1992 gün 92/70-130 sayılı kararında satışın kıymet takdirinin esas alındığı tarihten iki sene sonra yapılmasının başlı başına ihalenin feshi sebebi sayılacağı benimsenmiştir. Ayrıca kararda iki yıllık sürenin başlangıcının, bilahare kesinleşmesi kaydı ile kıymet takdirinin yapıldığı tarih olduğu açıkça vurgulanmıştır.

O halde, mahkemece, kıymet takdiri tarihinden itibaren iki yıllık süre geçmiş olduğundan bu husus re'sen gözetilerek ihalenin feshine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile şikayetin reddi isabetsizdir.

SONUÇ  : Borçluların temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA)…

12. HD. 01.12.2011 T. E:8873, K:25553

Not:Yüksek mahkeme yukarıda belirtilen görüşünden dönmüştür. 12. HD. 20.01.2015 T. 34097/1195 sayılı kararında; "İİK'nun 128a/III. maddesi uyarınca her ne kadar "icra müdürlüğünce takdir edilen kıymet- hem taşınırlarda ve hem de taşınmazlarda- 'kural olarak' iki yıl süre ile geçerli" ise de; taşınmazların haciz tarihinden itibaren 'bir yıl', taşınırların ise 'altı ay' içinde 'satışının istenmemesi' veya 'müşterek (alıcı) çıkmaması nedeniyle satılamaması' halinde konulmuş olan haczin düşmesinden sonra, aynı alacaklı tarafından yeniden haciz talep edilmesi üzerine, yeniden kıymet takdir edilerek satış talebinde bulunulması gerekeceği (yani; düşmüş olan haciz nedeniyle daha önce takdir edilmiş olan kıymet esas alınarak satışın yapılamayacağı)"nı ifade etmiştir.
Kıymet takdiri- İki yıllık sürenin başlangıcı- İhalenin feshi-

İİK mad. 128/a-2 hükmünde düzenlenen 2 yıllık sürenin başlangıç tarihi-
Kıymet takdirine itiraz davasındaki keşif tarihinin, İİK mad. 128/a-2 hükmünde düzenlenen 2 yıllık sürenin başlangıç tarihi olarak kabulü edilmesinin mümkün olmadığı- Kesinleşen kıymet takdirinin yapıldığı tarihinden itibaren iki yıldan fazla süre geçtikten sonra ihale gerçekleştirilmiş ise, bu husus re'sen gözetilmesi suretiyle ihalenin feshine karar verileceği-

"..Şikayetçi borçlunun ihalenin feshi istemi ile icra mahkemesine başvurduğu, icra mahkemesince, şikayetin reddine hükmedildiği, şikayetçinin istinaf yoluna başvurması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesi’nce, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği görülmüştür.

Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de; İİK'nun 128/a-2. maddesinde; "Kesinleşen kıymet takdirinin yapıldığı tarihten itibaren iki yıl geçmedikçe yeniden kıymet takdiri istenemez" hükmüne yer verilmiştir. Hukuk Genel Kurulu'nun 26.02.1992 tarih ve 1992/4-70 E. - 1992/130 K. sayılı kararında da vurgulandığı üzere, İİK'nun 128. maddesinde öngörülen iki yıllık sürenin başlangıcı, sonradan kesinleşmesi koşulu ile kıymet takdirinin fiilen yapıldığı keşif tarihidir.

Kıymet takdirine itiraz davası; İİK'nun 128/a maddesinde düzenlenmiş olup, icra müdürlüğünce satışa konu malın bilirkişi marifetiyle yaptırılan değer tespitinin yerinde olmadığına yönelik bir şikayettir. Bu şikayette ilgili, müdürlükçe yaptırılan değer tespitinin yerinde olmadığı, malın belirlenen değerinin gerçek kıymetini yansıtmadığı iddiasıyla mahkemeye başvurmaktadır. Mahkemece yapılacak iş; icra müdürü tarafından belirlenen değerin taşınmazın gerçek değerini yansıtıp yansıtmadığı, bir başka ifadeyle memur işleminin doğru olup olmadığını denetlemektir. Dolayısıyla mahkeme, oluşturduğu bilirkişi kurulu ile, icra müdürünün kıymet takdiri yaptırdığı tarih itibariyle taşınmazın değerini belirleyerek memur işlemini denetler. Bu itibarla; mahkemece görevlendirilen bilirkişi tarafından düzenlenen raporda, değerlemenin yapıldığı tarih açıkça belirtilmediği sürece, kıymet takdirine itiraz davasındaki keşif tarihinin, İİK’nun 128/a-2 maddesinde düzenlenen 2 yıllık sürenin başlangıç tarihi olarak kabulü mümkün olmadığı gibi, bu yöntem şikayet işleminin ruhuna da uygun düşmeyecektir.

Somut olayda, ihaleye konu taşınmazın kıymet takdiri işleminin, icra müdürlüğünce 01.4.2016 tarihinde yaptırıldığı, borçlunun taşınmazına takdir olunan değerin gerçek değerinin altında olduğunu ileri sürerek kıymet takdirine itiraz etmesi üzerine, ... 15. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 05.10.2017 tarih ve 2017/32 E. - 2017/644 K. sayılı dosyasında şikayetin kabulüne karar verildiği görülmüştür. Mahkemece hükme esas alınan 10.5.2017 tarihli raporda bilirkişiler tarafından hangi tarih itibari ile değerleme yapılmış olduğu açıkça belirtilmemiş olup, borçlu tarafından icra müdürlüğünce alınan 01.4.2016 tarihli rapora itiraz edildiğinden iki yıllık süre, icra müdürlüğünce aldırılan rapordaki değerleme tarihi olan 01.4.2016 tarihinden başlayacağından, satış tarihi olan 28.8.2018 günü itibariyle İİK'nun 128/a-2. maddesinde öngörülen iki yıllık süre geçmiştir.

Bu durumda, kesinleşen kıymet takdirinin yapıldığı 01.4.2016 tarihinden itibaren iki yıldan fazla süre geçtikten sonra ihale gerçekleştirilmiş olmakla ve bu husus re'sen gözetilmesi gerektiğinden, ilk derece mahkemesince ihalenin feshine karar verilmesi yerine, istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsiz olup, mahkeme kararının bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Borçlunun temyiz isteminin kısmen kabulü ile yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nun 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nun 373/1. maddesi uyarınca, ... Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesi’nin istinaf talebinin esastan reddine ilişkin 31.10.2019 tarih, 2019/2303 E. - 2019/2506 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA ve ... 3. İcra Hukuk Mahkemesi'nin 28.3.2019 tarih, 2018/835 E. - 2019/240 K. sayılı kararının BOZULMASINA, dosy.anın İlk Derece Mahkemesi'ne, kararın bir örneğinin de, Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine, 20/02/2020 gününde oy birliğiyle karar verildi...."

12. HD. 20.02.2020 T. 505/1559

Aynı doğrultuda:

12. HD. 20.02.2020 T. 14249/536

12. HD. 15.10.2019 T. 11467/14900