T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
23. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2019/401
KARAR NO : 2019/2447
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 23. İCRA HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/12/2018
NUMARASI : 2018/1083 Esas - 2018/1172 Karar
DAVANIN KONUSU : Şikayet
KARAR TARİHİ : 09/12/2019
KARAR YAZIM TARİHİ : 09/12/2019
Yukarıda ayrıntıları belirtilen mahkeme kararının süresi içinde istinafen incelenmesi davalı tarafından talep edilmekle, görevlendirilen Üye Hakim tarafından hazırlanan rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra heyetçe yapılan müzakere sonucunda duruşma açılmaksızın gereği görüşülüp düşünüldü:
Davacı/borçlu dilekçesinde özetle; müvekkili hakkında başlatılan ilamsız takipte müvekkili şirkete yapılan ilk tebligatın muhatabın adreste tanınmadığından bahisle iade edildiğini, iade edilen tebligatta apartman görevlisinin kim olduğunun belirtilmediğini ve imzası alınmadığını, tebligatın muhatabı şirket olduğundan işyerinin açık olup olmadığı, tebliğe yetkili kişilerin araştırılıp araştırılmadığının belirtilmediğini, apartman yönetiminden sorulmadığını, tebliğ mazbatasında adreste tabela bulunmadığı şeklindeki açıklamanın hukuki bir yönü bulunmadığını, ilk çıkartılan ve iade gelen tebligattan sonra müvekkili şirketin Ticaret Odasından adresi sorulmadan alacaklının tek taraflı talebi ile resmi adres araştırması yapılmadan doğrudan TK'nın 35. maddesine göre tebligat yapıldığını, müvekkilinin ödeme emri ve dosyadan 12.12.2018 tarihinde haberdar olduğunu belirterek ödeme emrinin 12.12.2018 tarihinde tebliğ edilmiş olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesi dosya üzerinden yaptığı inceleme sonucunda; ilk çıkartılan tebligatta adresin kapalı olup olmadığının tespit edilmediği, muhatabın tanınmadığı beyanında bulunan bina görevlisinin isminin tebliğ mazbatasında yazılı olmadığı ve muhtarın tebliğ evrakını almaması, isim ve imzadan imtina etmesinin ise yasaya uygun olmadığı, bu nedenle tebliğ işleminin usulsüz olduğu, Ticaret Sicil Müdürlüğü'ne borçlunun adresinin bildirilmesi hususunda bir müzekkere yazılmadığı ve ticaret sicil adresinin icra müdürlüğünce araştırılmadığı, alacaklı beyanı doğrultusunda TK'nın 35. maddesine göre tebligat gönderildiği ve tebliğ işleminin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesi ile şikayetin kabulüne, usulsüz olarak yapılan tebligatın iptaline, şikayetçi/borçlunun ödeme emrinden 12/12/2018 tarihinde haberdar olmuş sayılmasına, icra dosyasına yapılan itirazın süresinde olduğunun tespitine karar vermiştir.
Davalı/alacaklı vekilinin istinaf dilekçesinde; tebliğ işleminin TK'nın 35. maddesine uygun olduğunu, muhatabın adreste tanınmadığının tespit edildiğini, adresin muhatabın halen ticaret sicilde kayıtlı adresi olduğunu, mahkemenin TK'nın 21/1. maddeye göre yaptığı değerlendirmenin hatalı olduğunu, davacı tarafın ticaret sicilde kayıtlı adreste kasıtlı ve kötüniyetli olarak bulunmadığını, lehine olan hususlarda adreste varmış gibi hareket ettiğini, davacının yıllardır bu adreste bulunmaması nedeniye ihtirnameler ve tebligatlar konusunda sorunlar yaşandığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmişir.
Tüzel kişi şirketin ticaret sicil adresine TK'nın 35. maddesi gereğince tebliğ yapılabilmesi için, bu adrese gönderilen tebligatın "adresin kapalı olması" ya da "muhatabın adresten taşınmış olması" şerhi ile tebliğ edilemeden iade edilmesi zorunludur. (Yargıtay 12. Hukuk Dairesi'nin 17/02/2016 tarih, 2015/26045 esas ve 2016/4278 karar sayılı ilamı ve 23/11/2015 tarih, 2015/19103 esas ve 2015/29079 karar sayılı ilamı)
Somut olayda; davacı/borçlunun ticaret sicilde kayıt olduğu anlaşılan adresine çıkartılan ödeme emri tebligatının 27/04/2018 tarihinde muhatabın gösterilen adreste "tanınmıyor" şerhi ile bila tebliğ iade edildiği, bunun üzerine aynı adrese TK'nın 35. maddesine göre tebligat gönderildiği anlaşıldığından, "tanınmıyor" şerhi esas alınarak TK'nın 35/4. maddesi uyarınca yapılan tebliğ işlemi usulsüzdür. Mahkemece bu nedenlerle şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekirken, TK'nın 21/1. maddesine göre değerlendirme yapılarak şikayetin kabulüne karar verilmesi yerinde değil ise de sonuçta şikayet kabul edildiğinden ilk derece mahkemesi kararı sonucu itibariyle isabetlidir.
Açıklanan nedenlerle; istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılan inceleme neticesinde, ilk derece mahkemesi kararı sonucu itibariyle hukuka uygun olduğundan davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalının istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 44,40-TL istinaf karar harcından peşin alınan 35,90-TL'nin mahsubuna ve 8,50-TL bakiye harcın davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
3-Davalı tarafça yapılan istinaf giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından davacı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ve müzakere neticesinde HMK'nın 361/1. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.09/12/2019